Salı, Nisan 10

Bir ses böler geceyi


Bu kitap beni çok etkileyen bir kitap oldu. Sanırım iki hafta öncesine kadar vizyonlarda filmi varmış ama ben bilmiyordum, zaten bilseydim yine ilk kitabını okuyup sonra filmini izlemeyi tercih ederdim.
Öncelikle şunu söyleyeceğim, tamamen Ahmet Ümit hayranı olmaya başladım. Adamın kitapları şahane bir kere. İşte bunu okudum, İstanbul Hatırası'nı ve bir de Sis ve Gece'yi... İleri ki amacım; Beyoğlu Rapsodisi. Ama onu Beyoğlu'nda gezerken okuma taraftarındayım. Çünkü kitabı okurken orada görmek isteyeceğim çok şey olduğunu söyleyen bir öğretmenim var.

Şimdi Ahmet Ümit'i bırakıyorum, bırakıyorum derken diğer konuları bırakıp tamamen bunu ele alacağım kısaca.
Bir kere bu kitap çok kısa ve özdü. Ama kısaydı derken kesinlikle alçatmıyorum, zaten özdü derken yüceltiyorum. Hani yüz otuz sayfalık kitap, iyiydi. Konusu zaten çok ilginç geldi bana. Meraklıyım böyle konular ilgimi çekiyor. Ve şunu söylemeliyim ki, başı tamamen Stephen Kingvari başladı. Ürkütücü ama çok hoştu. Heyecanlandıran kitaplar kötü olur mu hiç? Aa aaa.

Çok beğendim. Bir iki yeri hariç.

(bundan önce paul auster'ın leviathan kitabına başlamıştım ama ilişkimiz yürümedi, başka bahara artık.)


Arka Kapak: "İçeriği günümüzün felsefi sorunsallarıyla yüklü, akıcı bir dille yazılmış, soluk soluğa bir gerilim kitabı okumak isteyenlere..."
- Levend Yılmaz

" 'Turna donuna girmek', 'güvercin donuna girmek' denilir. Şamanların bazı deneyimlerine. Turna gözüyle görmek denilebilir bunun bir yanına. Bir Ses Böler Geceyi'de Ahmet Ümit, 'hikâyeci donuna giriyor'. Alevî kültürü, Alevî 'ruh halleri' ancak bu kadar anlatılabilirdi. Bu topraklarda kimsenin kimseye yabancı olmadığı da..."
- Reha Çamuroğlu



Sayfa: 130