Cuma, Ekim 12

Aşk Köpekliktir



Öykü kitaplarını severim. Bu işe sanırım Emrah Serbes ile başlamıştım ya da Leyla Erbil ama onun kitaplarını pek hatırlamıyorum. Sonra Ahmet Ümit sevdası sardı ki beni durduramadım. Romanlarını okudum, öykü kitaplarını okumaya başladım. Hatta şiir kitabı varmış. Onu delicesine merak ediyorum. Yalnız söylemek istediğim bir şey var bunun hakkında. Beni okumaya gerçekten teşvik eden -gerçi ben o zamanlar okurdum ama her şeyi okurdum. o beni daha nitelikli yazarlar okumaya teşvik etmişti ve ona saygım sonsuzdur- öğretmenim bir söz demiştir ki hiç aklımdan çıkmaz: "Bir yazarın her kitabını okursan onun gibi yazmaya başlarsın. Özgünlüğün kaybolur." Doğru bir şey ne yalan söyleyeyim. Ama bundan çok şikayetçi miyim? Değilim. 
Bir de Ahmet Ümit daha çok roman yazsın. Ben öykülerinden ziyade onun romanlarını daha çok seviyorum. Bir Beyoğlu Rapsodisi ya da bir İstanbul Hatırası bunun yerini asla tutmaz.

Neyse çok çene çaldım ama uzun zamandır ne kitap okuyabiliyordum ne de yazı yazabiliyordum. Özlemişim biraz...

İlk öykü biraz ilginçti. Adını hatırlamıyorum şimdi. Ama son öyküsü cidden çok iyiydi. Beni başka dünyalara götürdü. Geri dönmek istiyorum ama bir türlü gerçek dünyaya dönemiyorum sanki. Ahmet Ümit'e kızgınım, çünkü hayatımın bir daha eskisi gibi olmayacağını hissettirdi bana... Doğru mu? Sanırım. Uzun zamandır hissizdim. Bana bir şeyler hissettirdiği için aynı zaman da ona bir teşekkür borçluyum.

Bu son hikayeyi, Aşk Köpekliktir'i herkes okumalı, okutturmalı. Psikopat bir hikaye...

Arka Kapak: Aşkın bütün halleri... Tutkunun aklımızı ele geçirmesi. Kötülüğün en güzel biçimi... Rezil olmaktan duyduğumuz haz... Kırılan umutlarımızın lezzetli kederi... Çiğnenen onurumuzun getirdiği kibir. Vicdan tutulması, bencilliğin son kertesi, yanılsamanın en derin anı... İmkânsız olanın çekiciliği... Yani gönüllü kölelik... Yani insanoğlunun en masum hali... Yani bildiğiniz delilik... Yani en yalansız aşk öyküleri...
"Düşümü gerçekleştirdiğimden de emin değilim. Böyle bir düşüm var mıydı, yok muydu, ondan bile emin değilim. Kafam çok karışık. Daha da kötüsü, eskiden Stefan'ı düşündüğümde güzel, iyi, masumiyetle ilgili duygular uyanırdı içimde. Coşkuyla, heyecanla, umutla dolardım. Şimdi büyük bir öfke var. Bazen insanlıktan çıktığımı hissediyorum. Düşündüklerim beni korkutuyor. Gel gör ki düşünmeden de edemiyorum. Olmuyor, beceremiyorum. Bir de oturmuş aşkın saçma olduğunu anlatıyorum. Ben de en az aşk kadar saçmayım. Diyeceksiniz ki seni, aşk saçma biri haline getirdi. Doğru ama ben de direnemedim. Asıl tutarsızlık bende. İnsan aptalca, anlamsız bulduğu bir tutkunun peşinden gider mi? Bak gidiyorum işte. Hâlâ onu arıyorum... Kafam karışık, canım yana yana gecenin bir yarısında bu bara geliyorum, ondan birini bulabilir miyim diye..."

Sayfa: 186

dipnot: kitap eski yayından kalmadır ve arka kapak yazısını d&r sitesinin everest yayınları olanından aldım.